-
1 kol demiri
желе́зная подпо́рка две́ри -
2 kol demiri
железная задвижка, железный засовİnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük > kol demiri
-
3 kol demiri
n. crossbar, crowbar -
4 kol
1) рука́kolları arasına almak — обня́ть, заключи́ть в объя́тия
kol burmak или kol bükmek — а) скрути́ть ру́ки кому; б) побежда́ть, укроща́ть кого
kol değirmeni — ручна́я ме́льница
- ın koluna girmek — взять по́д ру́ку кого
kol işareti — нарука́вная повя́зка
kol kola — а) рука́ о́б ру́ку; б) по́д ру́ку
kol kola girmek — взя́ться по́д ру́ки
kol saati — ручны́е часы́
2) рука́в (платья)kol kapağı — манже́та, обшла́г
3) рука́в, прито́к (реки)deniz kolu — морско́й проли́в
4) ру́чка, рукоя́ткаbaskı kolu — тормозно́й рыча́г
telefon kolu — телефо́нная тру́бка
5) ветвь в разн. знач.; о́трасльağaç kolu — ветвь де́рева
ana kolu — родны́е со стороны́ ма́тери
demiryol kolu — железнодоро́жная ве́тка
endüstri kolu — о́трасль промы́шленности
ulaşan kollar — сходя́щиеся (скре́щивающиеся) пути́
6) отделе́ние, отде́л, се́кция7) засо́в, задви́жкаkol demiri — желе́зная задви́жка, желе́зный засо́в
8) коло́нна, отря́д; гру́ппа; кома́нда9) крыло́; флангsağ kol — пра́вый фланг, пра́вое крыло́
sol kol — ле́вый фланг, ле́вое крыло́
-
5 kol
"1. arm. 2. sleeve. 3. limb, large branch (of a tree). 4. crank. 5. handle; lever. 6. phys. arm. 7. neck (of a musical instrument). 8. strand (of a rope). 9. division, branch. 10. patrol. 11. club (in a school). 12. gang; troupe. 13. mil. column. 14. formerly wing (of an army). 15. side (direction). 16. butchery shank. 17. arm (of a chair). 18. brachial. -larını açmak /a/ to receive (someone) with open arms. -unda altın bileziği olmak to possess a profitable skill. - askısı med. sling. - atardamarı anat. brachial artery. - atmak 1. (for a tree) to put forth branches. 2. to spread, extend. - bağı mil. brassard. - dayanağı armrest. - demiri iron bar (used to bar a door). - düğmesi cuff link. - emeği manual labor. - evi tailor. armhole, place where the sleeve joins the yoke. - gezmek 1. (for a security force) to patrol an area. 2. (for a criminal) to prowl around or lurk in an area. -una girmek /ın/ to take (someone´s) arm. -u kanadı kırılmak to be left sitting high and dry (after losing one´s source or sources of support), have the rug pulled out from under one. - kanat olmak/germek /a/ to take (someone) under (one´s) wing. - kapağı (shirt) cuff. - kemiği anat. humerus. - kola arm in arm. - kola girmek to link arms. -una kuvvet. colloq. Keep it up!/Keep up the good work! - saati wrist watch. -larını sallaya sallaya gelmek to come without bothering to bring anything (as a gift). -ları/-larını sıvamak to get ready to do something, roll up one´s sleeves. - tahtası sleeveboard. - uzatmak to spread, expand, branch out. -u uzun powerful and influential. - vurmak to patrol; to wander around. - yormak to work hard." -
6 demir
железо; железный- beton demiri
- betonarme demiri
- çubuk demir
- dağıtma demiri
- dişi demir
- dökme demir
- dövme demir
- dövülmüş demir
- erkek demir
- esmer dökme demir
- germe demiri
- gemi demiri
- haddelenmiş demir
- hurda demir
- kalafat demiri
- kaynak demiri
- kol demiri
- köşebent demiri
- kulak demiri
- kütük demir
- L demiri
- lama demiri
- nervörlü betonarme demiri
- ocak demiri
- pik demir
- profil demir
- rende demiri
- sondaj demiri
- T demiri
- tevzi demiri
- U demiri
- üzengi demiri
- yarım yuvarlak demir
- yassı demir
- yumuşak demir
- yuvarlak demir
- Z demiriİnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük > demir
-
7 bar
n. demir çubuk, parmaklık; avukatlar, avukatlık; sürgü, bariyer, engel; kalıp; ışın, bar, meyhane, baro; yargı, levrek, çizgi————————prep. hariç, den başka, saymazsak————————v. sürgülemek, hapsetmek, parmaklıkla çevirmek, parmaklık takmak; önünü kesmek, engellemek, menetmek, yasaklamak; katmamak, saymamak, hoşlanmamak; çizgi yapmak* * *1. bar 2. çubuk* * *1. noun1) (a rod or oblong piece (especially of a solid substance): a gold bar; a bar of chocolate; iron bars on the windows.) çubuk2) (a broad line or band: The blue material had bars of red running through it.) şerit3) (a bolt: a bar on the door.) kol demiri4) (a counter at which or across which articles of a particular kind are sold: a snack bar; Your whisky is on the bar.) tezgâh5) (a public house.) bar6) (a measured division in music: Sing the first ten bars.) ölçü çizgisi7) (something which prevents (something): His carelessness is a bar to his promotion.) engel, mani8) (the rail at which the prisoner stands in court: The prisoner at the bar collapsed when he was sentenced to ten years' imprisonment.) sanık kürsüsü2. verb1) (to fasten with a bar: Bar the door.) sürgülemek, demirlemek2) (to prevent from entering: He's been barred from the club.) engel olmak, mani olmak3) (to prevent (from doing something): My lack of money bars me from going on holiday.) yasaklamak, izin vermemek3. preposition(except: All bar one of the family had measles.)...-den başka, hariç- bar code -
8 bolt
n. cıvata; sürgü; kısa ok; yıldırım; fırlama; kaçış, kaçınma; top (kumaş vb.); kilit dili————————v. sürgülemek, tıkınmak; çiğnemeden yutmak; fırlamak, kaçmak, tüymek, çekilmek (partiden), elemek, süzmek, tülbentten geçirmek* * *1. cıvata 2. cıvata ile tuttur (v.) 3. cıvata (n.)* * *[boult] 1. noun1) (a bar to fasten a door etc: We have a bolt as well as a lock on the door.) sürgü, kol demiri2) (a round bar of metal, often with a screw thread for a nut: nuts and bolts.) cıvata3) (a flash of lightning.) yıldırım4) (a roll (of cloth): a bolt of silk.) top2. verb1) (to fasten with a bolt: He bolted the door.) sürgülemek2) (to swallow hastily: The child bolted her food.) çiğnemeden yutmak3) (to go away very fast: The horse bolted in terror.) ok gibi fırlamak•- bolt-upright- boltupright
- a bolt from the blue -
9 crowbar
n. kol demiri; kazayağı* * *manivela* * *(a large iron stake with a bend at the end, used to lift heavy stones etc.) manivelâ -
10 crossbar
n. enine bağlantı; kol demiri, kale üst direği; engel çubuğu* * *bağlama çubuğu -
11 ურგული
i.sürgü, kol demiri, sürgü kolu
См. также в других словарях:
kol demiri — is. Bir kapıyı kapadıktan sonra dışarıdan açılmaması için arkasına vurulan demir destek Sonra kol demirinin usulca kaldırıldığını duyduk ve aralanan kapıdan içeriye süzüldük. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
kol — is., anat. 1) İnsan vücudunda omuz başından parmak uçlarına kadar uzanan bölüm 2) Vücudunun bu bölümünü saran bölümü Kara yağız oğlan yalandan gözlerinin yaşını pembe mintanının kollarına siliyordu. O. C. Kaygılı 3) Makinelerde tutup çevirmeye,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
demir — is., kim. 1) Atom numarası 26, atom ağırlığı 55,847, yoğunluğu 7,8 olan, 1510 °C de eriyen, mavimtırak esmer renkte, özellikle çelik, döküm ve alaşımlar durumunda sanayide kullanılmaya en elverişli element (simgesi Fe) 2) sf. Bu elementten… … Çağatay Osmanlı Sözlük